Teknoloji Merkezli Düşünme Sistemi ülkemizde büyük çoğunlukla özel okullarda gerçekleşebilir durumdadır. Devlet okullarında, özellikle kırsal alanlarda sosyo-ekonomik düzeyi düşük olabilme ihtimalinden dolayı uygulanabilirliğinin düşük veriminin de istenilen düzeyde olmayacağını düşünüyorum.(Köy okullarında eğitim gören öğrencilerin bilgisayardan ve internetten yeteri kadar faydalanmıyorlar.Müfredatta bilgisayar gelişimine uygun kazanım çok ama okullarda ki alt yapı ve öğretmenlerdeki bilgi eksikliği bu kazanımların gerçekleşme olasılığını düşürüyor.)
Soru1:Logolarla eğitim kişisel deneyimle birlikte toplumda sosyo-kültürel olarak öğrenilen kazanımlar önemlidir. Logo eğitiminde kişisel deneyim derken önceki öğrenmeleri kastetmektedir.Yani öğrencinin hazırbulunuşluğu yine ön plana çıkmaktadır.Öğrencinin kişisel deneyimi zayıfsa sosyal boyutlarda diğer bireylerle diğer etmenlerle nasıl bir iletişim halinde bulunacak ve öğretmende bütünsel yönlendirme yapamayacağı için logo eğitimiyle öğrenmeyi nasıl gerçekleştirecek?
Soru2: Teknoloji Merkezli Düşünme Sistemi oluşturmacılık kuramından beslenmektedir ve amacı kültürel değişimdir denilmektedir.Makalede hangi kültür objesinin değişiminden bahsetmektedir?
Öğrenme ve öğretme için bilgisayar tabanlı ortam ve logo tabanlı yazılımların kullanılması teknolojinin kullanımına olanak tanıdığından, ilgi çekici özelliklerinden ,çocukları aktif kıldığından onları bu alanda geliştirme ve aynı zamanda dijital dünyaya katılmalarına etkili fırsatlar sunması bakımından güzel bir yöntem .Ülkemizde eğitimdede giderek aktifleşen teknoloji uygulamalamaları (her öğrenciye kişisel tablet verilmesi ,bilgisayar dersleri vb. .) bu tasarımın ürünlerindendir muhtemelen .Çocukların düşüncelerini geliştirmek ve sorunlarını çözmek için bir araç olarak yaratılan Logolar (Logo Kaplumbağa olarak adlandırılan küçük robot ) ilginç bir yöntem olarak dikkatimi çekti . .Ama anladığım kadarıyla Logo aynı zamanda uzman kullanıcılar için gelişmiş özelliğe sahip bir programrama sahip bu nedenle öğrencilerde kullanılması beceri istiyor bunun yanında işbirliği gerektiriyor katılanlar arasında ve sosyal becerileri yaratma basamagında pek desteklediğini düşünmüyorum ama bu beceriyi kazanmak için elbetteki başlangıçta gerekli hale geliyor .Makalede yer alan kız ve erkek öğrencilerin düşüncelerini ortaya çıkarmasıda avantajlı olabilecek bir yönü olmuş ama bu yöntemin her alanda kullanılması pekte olanaklı gözükmüyor ülkemiz koşullarını düşünecek olursak.Fakat eski ve yeni bilgiler arasında bağlantıları oluşturmak , incelemek, yapılandırmak için zihne yardımcı olabilecek dijital ve fiziksel dünyadan nesnelerin (programlar, robotlar ve oyunlar) kullanılması kısaca Papert in deyimiyle “objeler kullanarak düşündürme’’ eğitimde alternatif olabilecek bir yöntem olmuş.
Öğrenme ortamlarının okullarla sınırlı kalmaması toplumsal merkezlere yayılmasını öngörmüştür(Samba Dans Okullar gibi).Ülkemizde de buna benzer uygulamalar gün geçtikçe artmakta gençlik merkezleri,drama okulları vs. merkezler çoğalmaktadır.Bu da bilgiyi oluşturmada yada yapılandırmada öğrenciye,kişilere katkı sağlamaktadır.
Teknoloji merkezli düşünme sistemi ve logo temelli öğrenme ile gelecekte varılmak istenilen eğitim kulağa çok hoş gelmektedir fakat:
1-) Bu yöntem ve teknikleri ya da eğitim müfredatlarını içselleştirmiş öğretmen yetiştirilmiş mi ? Yoksa 2005 de ki gibi (yapılandırmacılık) hop ben yaptım oldu tarzı bir tavır mı sergilenecek ... Samba okulu tarzı çırak-usta ilişkisi içinde olan eğitim bizim kültürümüzün içerisinde eski zamanlarda zaten vardı aslında bunun üzerinde durulabilir..
Legolar la eğitim daha çok matematik temelli olduğu söylenmektedir ...fen eğitiminden çok sanki matematik eğitimi üzerinde duruyor gibi geldi bana...
Makale yapılandırmacılık ve oluşturmacılık arasındaki ortak noktalardan ve ayrıldığı yönlerden bahsetmiş. Peki, öğrenmeyi hangisi daha etkili ve kalıcı hale getirir? Şeklinde soru sorulsa ben oluşturmacılık şıkkını hiç düşünmez işaretlerdim. Düşünsenize daha çok küçük yaşlardasınız ve yapılandırmacılığın gereği olarak hazırlanmış, önünüze konulmuş öğrenci merkezli olsun diye sadece sizden yapılması istenen deneyi yapmayıp, yerine yeni bir deney tasarlayıp, materyal oluşturup ve sonucunda da bunu veri tabanına dönüştürüyorsunuz( yani bilgisayar programı şekline). Kulağa daha hoş geliyor ama yine ülkemiz şartlarına ne kadar uyumlu bir yöntem bunu kestirmek zor değil… Soru 1) Bu model ülkemiz müfredatına girecek olursa eğitimde fırsat eşitliği ilkesi ihlal edilir mi? Soru 2) Çocukları bilgisayarla ve teknolojik icatlarla bu kadar çok haşır-neşir etmek zaten günümüz problemi haline dönüşen asosyallik ve kitaplardan uzaklaşma hususunda daha büyük yaralar açar mı?
Makalede yapılandırmacılığın bugünkü eğitim sisteminin temelini oluşturduğunu vurguluyor.Oluşturmacılığın ise Piaget in yapılandırmacılığı olan benzerliği olmasına karşın net bir ayrımın olmadığını belirtiyor. Ancak bu iki kavramı birbirinden ayıran en önemli nokta çocuğun yeni bilgi öğrenirken öğretmenin rehber olup yönlendirme yapamayacağıyla ilgilidir. Ayrıca oluşturmacılıkta çocuğun yeni bir bilgi öğrenirken sadece okul ortamıyla sınırlı kalmayıp toplumsal çevreyle de iletişim halinde olması gerekiyor.Bu amaçla ortaya çıkan Lego programı oluşturmacılığın uygulaması konusunda öğrencilere yeni ortamlar sağladığı ve mikro dünyalar oluşturarak yeni bilgilerini test etme imkanı bulduğunu söylüyor. Teknolojinin işin içine girdiğinde soyut kavramların anlaşılmasının daha etkili bir öğretme yöntemi olduğu söylenmiş. Soru: Peki Lego programının teknolojiyle yakından ilişkili olduğunu biliyoruz.Bizim okullarımızın şartları düşünüldüğünde sahip oldukları imkanlar bu programı etkili bir şekilde kullanma imkanımız nedir ve Lego programını öğretmenlerimizin sahip olduğu bilgiyle öğrencilerimize kalıcı bir öğrenme ortamı oluşturulabilir mi? Soru: Oluşturmacılığın öğrenciye hiçbir yönlendirme yapılamayacağını bunun yanlış olduğu vurgulanıyor. Peki bir konu hakkında hiçbir hazırbulunuşluğu, önbilgisi olmayan bir öğrenci kendi imkanlarıyla doğru bilgiye ulaşması beklenebilir mi?
Soru1: Eğitim ve toplum ilişkisi nasıldır? Bu soru makalede de dediği gibi eğitimde en çok tartışılan konulardan birisi. Toplum eğitimde bireyi etkiler mi, etkilemeli mi? Eğitim toplumdan topluma değişmeli mi yoksa evrensel midir?
Eğitimin toplumdan etkilenmesi bence derse göre değişir. Mesela matematikte toplumun bireyi fazla ilgilendirmediğini düşünüyorum. Çünkü matematik evrensel bir derstir. Matematik toplumdan anck şu şekilde etkilenir: Eğer toplum matematiğe çok önem veriyorsa (Güney Kore gibi, orada matematik hocaları doktorlordan daha fazla kazanıyorlarmış ve çok saygı görüyorlarmış) öğrencilerde matematiğe ona göre daha çok çalışırlar. Ancak tarih ya da eğitim gibi dersler toplumun yapısından fazlasıyla etkilenir. İşin ilginç tarafı ise eğitim toplumdan etkilendiğine göre matematik, fen gibi derslerin nasıl anlatılacağını da etkiler ve böylece dolaylı olarak etkilenmiş olur.
Makalede logodan bahsediyor. Logo yapmak öyle kolay bişey değil. Çok iyi matematik bilmek ve üretici olmak gerekiyor. Benim eski üniversitemde kimya hocası üniversitenin logosunu oluşturuyordu ve yarışmaya girecekti. Hoca aylarca uğraşmış. Ebette logo oluşturmak üretkenliği artırır ancak hazırbulunuşluk çok önemli. Mesela APPLE logosu öyle ısırılmış elma değil sadece. Çok ince matematik hesaplarıyla düzenlemiş.
Soru 2: Ne tür durumlarda, nasıl sınıflarda logo kullanmalıyız? Henüz çok yeni bir eğitim metodu. Öğrencilerin hazırbulunuşluğu ne seviyede olmalı? Hocaların hazırbulunuşluğu ne seviyede olmalı?
Eğitimde işbirliği yaparak öğrenmek bence çok yararlı. Çünkü bir konuyu dinlerken, çalışırken herkes kendine göre yorumlar. Ve bazı şeyleri gözden kaçırabilir.İşbirlikçi öğrenmede bir kişinin gözden kaçırdığını başka kişi görebilir. (Burada olduğu gibi, herkes farklı şeylere vurgu yapıyor) Fikirlerin paylaşılması konunun dikkat etmediğimiz yerlerine de bakmamızı sağlar.
Aslında işbirlikçi öğrenmeyi bazen usta- çırak ilişkisi gibi de düşünebiliriz. Tecrübeli bireyler acemilere yol gösterir demiş makalede. Bu özellikle bir işe başladığında çok yararlı olabilir yeni kişinin alışmasında zaman kazanmak için.
Aynı zamanda işbirlikçi öğrenme bireyleri sosyal yönden de geliştirir. Hayatta yalnız kendinin olmadığı, gerektiğinde birine katlanmayı(herkesin farklı farklı kişiliği var ve bazen bazı huylar bize göre olamayabiliyor) öğrenir. Ve en önemlisi toplumsal bağı bile güçlendirebilir. Bence her dersin bazı konularında sınıfta işbirlikçi öğrenmeyi uygulamalıyız. Hatta farklı şehiirlerdeki öğrencileri yılın belirli bir vaktinde biraraya getirip bir projede çalıştırmak gerekir. En güzel yakınlık aynı amaca hizmet eden bireylerde olur. Ve hele ki şu günlerde toplumuzun birlik ve beraberliğe fazlaca ihtiyacı var.
Makalede erkek çocukların daha çok şiddetli oyunlar tasarladıklarını söylüyor. Yeni bir dünya oluştururken çok dalıp bugünü, yaşadığımız dünyayı unutmaları büyük bir sorun olabilir. Yada oradaki şiddeti buraya taşıyabilirler. Daha önce de gördük zaten çizgifilm karakterleri yüzünden öle çocukları. Yani çok dikkat edilmeli oyun tasarlatırken çocuklara. Oranın bir hayal buranın ise gerçek olduğunu ve oaranın şartlarının burada geçerli olamayacağını çok iyi kavratabilmek gerekir. Ama nasıl?
Makalede çocuklar herşeye rağmen öğretmenin soru sorma öğrenmenin de cevap verme olduğunu zannetiğini söylemiş. Çok doğru bir tespit. Çünkü herşey o kadar sonuca yönelik ki.Okullarda karne, her üst okula geçişte sınav öğrencileri öğrenmeye değil sınava yönelik sonuca yönelik çalıştırıyor. Sınıfı iyi bir şekilde geçmek için hocanın sorduğu sorulara doğru cevap vermeliyiz. Üniversiteyi kazanmak için de ÖSYM'nin sorularına doğru cevap vermeliyiz Aslında bu ne kadar doğru tartışılır. Ve ii bir ölçüt müdür notlar ve puanlar?
Teknoloji eğitime destek sağlamalı ancak herşey deknolojiyle de olmamalı. Gerektiği yerde gerektiği kadar teknoloji kullanılmalı.Çünkü en basitinden heran elektrik gidebilir, bir felaket gelebilir. Yada teknolojinin olmadığı herhangi bir yere de gidebiliriz. Yani teknoloji amaç değil araç olmalıdır. Eğitimciler bu ayrımı çok iyi yapabilmelidir. Teknoloji beynimizi kullanmamıza , geliştirmemize yardımcı olmalı sadece bu kadar. Beynimizi kullanmamıza engel olmamalı.
Teknolojinin eğitim ve öğretimde yönlendirici güç olduğuna katılıyorum. Papert'in de bahsettiği gibi teknoloji merkezli düşünme çok önem arzetmektedir. Fakat bunun uygulamaya geçilmesiyle teknolojinin zararlarıyla da başbaşa kalacağız. Bu tür öğrenme modelinde öğrenme etkileşimleri sadece okulla sınırlı kalmayacak, toplumsal merkezlere de yayılacak. Soru 1) Öğrenme ortamının sosyal ortamlara yayılmasıyla kültür öğrenme de gerçekleşecek. Bunda sosyalliğin bir ölçüsü yok mudur? İçinde bulunulan sosyal ortamdaki olumsuz davranışlarında öğrenilmesinin nasıl önüne geçebiliriz? Soru 2) Oluşturmacılık çocuğu ilkeleri, fikirleriyle yanlız bırakarak onu yönlendirmeyi doğru bulmuyor. Teknoloji merkezli düşünmeyle beraber onları teknolojiyle yanlız bırakmak fiziksel problemlerden ruhsal problemlere kadar birçok sorunu da karşımıza çıkarmaz mı?
Seymour Papert,logo programlama dilini oluşturmuştur ve programlama dili oluşturmacılıkla yakından ilgilidir.Yine Seymour Papert, eğitim ve değişim için insanların değil bilgisayarların itici güç olarak görüldüğünü savunmaktadır.
soru 1: Teknoloji odaklı bu düşünce insanların sahip olduğu duygu,düşünce,yetenek ve estetik gibi öğeleri devre dışı bırakmaz mı?
Oluşturmacılık,eğitim ve öğretimde,öğretmen ve öğrencilerin eğitim materyallerinin tasarlanmasında ve onlar hakkında tartışmalara katılırken oluşan etkileşimi öğrenme öğretim olarak adlandırıp daha genel bir yönlendirme ortaya koymaktadır.Böylelikle öğrenme etkileşimlerinin sadece okullarla sınırlı kalmamsını ve toplumsal merkezlerede yayılmasını öngörür.
soru 2: Öğrenme ortamının kotrollü ortamların dışında yapılması istendik durumların yanında istenmedik durumlarında ortaya çıkmasına neden olmaz mı?
Oluşturmacılıkta anlam ve bilgi öznelse, ölçme-değerelendirme kime ve neye göre yapılacak? Ayrıca bu öznel olma durumu, eğitimin tanımında yer alan istendik ve kasıtlı olma haliyle çelişmez mi? Başka bir deyişle istenmeyen öğrenmelerin önüne nasıl geçilecek?
Papert teknolojiyi degisim ARACI olarak gormektedir. Zeynep arkadasiminda dedigi gibi teknoloji kullanimini hayatimizin (belkide ogretmenligimizin) amaci haline getirmemeliyiz.Oyun tasariminda cinsiyet faktorunun anlamli farkliliklar olusturdugu belirtilmis. Dunyasi ve algisi bu kadar degisikse kiz ve erkeklerin neden bu hep goz ardi ediliyor? Buna gore egitim sistemimizde neleri degistirebiliriz? Cinsiyete gore ders kitabi hazirlanabilir mi?
Bilimsel yazilim tasarimi okul kulturune dayali olmali denilmekte ulkemizde bunun gerceklesmesi mumkunmu? Nasil yapilmali? Yazilim tasarimcilari kulturleri nasil tanimalilar?
Ogretmek soru sormak ogrenmek ise bu sorulara cevap verebilmektir yanlis algisi nasil giderilebilir? Davranisci yaklasimdan siyrilmis bir degerlendirme sistemi gelistirebilir misiniz?
Teknoloji Merkezli Düşünme Sistemi ülkemizde büyük çoğunlukla özel okullarda gerçekleşebilir durumdadır. Devlet okullarında, özellikle kırsal alanlarda sosyo-ekonomik düzeyi düşük olabilme ihtimalinden dolayı uygulanabilirliğinin düşük veriminin de istenilen düzeyde olmayacağını düşünüyorum.(Köy okullarında eğitim gören öğrencilerin bilgisayardan ve internetten yeteri kadar faydalanmıyorlar.Müfredatta bilgisayar gelişimine uygun kazanım çok ama okullarda ki alt yapı ve öğretmenlerdeki bilgi eksikliği bu kazanımların gerçekleşme olasılığını düşürüyor.)
YanıtlaSilSoru1:Logolarla eğitim kişisel deneyimle birlikte toplumda sosyo-kültürel olarak öğrenilen kazanımlar önemlidir. Logo eğitiminde kişisel deneyim derken önceki öğrenmeleri kastetmektedir.Yani öğrencinin hazırbulunuşluğu yine ön plana çıkmaktadır.Öğrencinin kişisel deneyimi zayıfsa sosyal boyutlarda diğer bireylerle diğer etmenlerle nasıl bir iletişim halinde bulunacak ve öğretmende bütünsel yönlendirme yapamayacağı için logo eğitimiyle öğrenmeyi nasıl gerçekleştirecek?
Soru2: Teknoloji Merkezli Düşünme Sistemi oluşturmacılık kuramından beslenmektedir ve amacı kültürel değişimdir denilmektedir.Makalede hangi kültür objesinin değişiminden bahsetmektedir?
Öğrenme ve öğretme için bilgisayar tabanlı ortam ve logo tabanlı yazılımların kullanılması teknolojinin kullanımına olanak tanıdığından, ilgi çekici özelliklerinden ,çocukları aktif kıldığından onları bu alanda geliştirme ve aynı zamanda dijital dünyaya katılmalarına etkili fırsatlar sunması bakımından güzel bir yöntem .Ülkemizde eğitimdede giderek aktifleşen teknoloji uygulamalamaları (her öğrenciye kişisel tablet verilmesi ,bilgisayar dersleri vb. .) bu tasarımın ürünlerindendir muhtemelen .Çocukların düşüncelerini geliştirmek ve sorunlarını çözmek için bir araç olarak yaratılan Logolar (Logo Kaplumbağa olarak adlandırılan küçük robot ) ilginç bir yöntem olarak dikkatimi çekti . .Ama anladığım kadarıyla Logo aynı zamanda uzman kullanıcılar için gelişmiş özelliğe sahip bir programrama sahip bu nedenle öğrencilerde kullanılması beceri istiyor bunun yanında işbirliği gerektiriyor katılanlar arasında ve sosyal becerileri yaratma basamagında pek desteklediğini düşünmüyorum ama bu beceriyi kazanmak için elbetteki başlangıçta gerekli hale geliyor .Makalede yer alan kız ve erkek öğrencilerin düşüncelerini ortaya çıkarmasıda avantajlı olabilecek bir yönü olmuş ama bu yöntemin her alanda kullanılması pekte olanaklı gözükmüyor ülkemiz koşullarını düşünecek olursak.Fakat eski ve yeni bilgiler arasında bağlantıları oluşturmak , incelemek, yapılandırmak için zihne yardımcı olabilecek dijital ve fiziksel dünyadan nesnelerin (programlar, robotlar ve oyunlar) kullanılması kısaca Papert in deyimiyle “objeler kullanarak düşündürme’’ eğitimde alternatif olabilecek bir yöntem olmuş.
YanıtlaSilÖğrenme ortamlarının okullarla sınırlı kalmaması toplumsal merkezlere yayılmasını öngörmüştür(Samba Dans Okullar gibi).Ülkemizde de buna benzer uygulamalar gün geçtikçe artmakta gençlik merkezleri,drama okulları vs. merkezler çoğalmaktadır.Bu da bilgiyi oluşturmada yada yapılandırmada öğrenciye,kişilere katkı sağlamaktadır.
YanıtlaSiltamda ben onun üzerinde durmuştum.bizim eğitim tarihimize bakılırsa usta çırak ilişkisi eğitimimize hiçte yabancı gelmez gibi...
SilTeknoloji merkezli düşünme sistemi ve logo temelli öğrenme ile gelecekte varılmak istenilen eğitim kulağa çok hoş gelmektedir fakat:
YanıtlaSil1-) Bu yöntem ve teknikleri ya da eğitim müfredatlarını içselleştirmiş öğretmen yetiştirilmiş mi ? Yoksa 2005 de ki gibi (yapılandırmacılık) hop ben yaptım oldu tarzı bir tavır mı sergilenecek ...
Samba okulu tarzı çırak-usta ilişkisi içinde olan eğitim bizim kültürümüzün içerisinde eski zamanlarda zaten vardı aslında bunun üzerinde durulabilir..
Legolar la eğitim daha çok matematik temelli olduğu söylenmektedir ...fen eğitiminden çok sanki matematik eğitimi üzerinde duruyor gibi geldi bana...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilMakale yapılandırmacılık ve oluşturmacılık arasındaki ortak noktalardan ve ayrıldığı yönlerden bahsetmiş. Peki, öğrenmeyi hangisi daha etkili ve kalıcı hale getirir? Şeklinde soru sorulsa ben oluşturmacılık şıkkını hiç düşünmez işaretlerdim. Düşünsenize daha çok küçük yaşlardasınız ve yapılandırmacılığın gereği olarak hazırlanmış, önünüze konulmuş öğrenci merkezli olsun diye sadece sizden yapılması istenen deneyi yapmayıp, yerine yeni bir deney tasarlayıp, materyal oluşturup ve sonucunda da bunu veri tabanına dönüştürüyorsunuz( yani bilgisayar programı şekline). Kulağa daha hoş geliyor ama yine ülkemiz şartlarına ne kadar uyumlu bir yöntem bunu kestirmek zor değil…
YanıtlaSilSoru 1) Bu model ülkemiz müfredatına girecek olursa eğitimde fırsat eşitliği ilkesi ihlal edilir mi?
Soru 2) Çocukları bilgisayarla ve teknolojik icatlarla bu kadar çok haşır-neşir etmek zaten günümüz problemi haline dönüşen asosyallik ve kitaplardan uzaklaşma hususunda daha büyük yaralar açar mı?
YanıtlaSilMakalede yapılandırmacılığın bugünkü eğitim sisteminin temelini oluşturduğunu vurguluyor.Oluşturmacılığın ise Piaget in yapılandırmacılığı olan benzerliği olmasına karşın net bir ayrımın olmadığını belirtiyor. Ancak bu iki kavramı birbirinden ayıran en önemli nokta çocuğun yeni bilgi öğrenirken öğretmenin rehber olup yönlendirme yapamayacağıyla ilgilidir. Ayrıca oluşturmacılıkta çocuğun yeni bir bilgi öğrenirken sadece okul ortamıyla sınırlı kalmayıp toplumsal çevreyle de iletişim halinde olması gerekiyor.Bu amaçla ortaya çıkan Lego programı oluşturmacılığın uygulaması konusunda öğrencilere yeni ortamlar sağladığı ve mikro dünyalar oluşturarak yeni bilgilerini test etme imkanı bulduğunu söylüyor. Teknolojinin işin içine girdiğinde soyut kavramların anlaşılmasının daha etkili bir öğretme yöntemi olduğu söylenmiş.
Soru: Peki Lego programının teknolojiyle yakından ilişkili olduğunu biliyoruz.Bizim okullarımızın şartları düşünüldüğünde sahip oldukları imkanlar bu programı etkili bir şekilde kullanma imkanımız nedir ve Lego programını öğretmenlerimizin sahip olduğu bilgiyle öğrencilerimize kalıcı bir öğrenme ortamı oluşturulabilir mi?
Soru: Oluşturmacılığın öğrenciye hiçbir yönlendirme yapılamayacağını bunun yanlış olduğu vurgulanıyor. Peki bir konu hakkında hiçbir hazırbulunuşluğu, önbilgisi olmayan bir öğrenci kendi imkanlarıyla doğru bilgiye ulaşması beklenebilir mi?
Soru1: Eğitim ve toplum ilişkisi nasıldır? Bu soru makalede de dediği gibi eğitimde en çok tartışılan konulardan birisi. Toplum eğitimde bireyi etkiler mi, etkilemeli mi? Eğitim toplumdan topluma değişmeli mi yoksa evrensel midir?
YanıtlaSilEğitimin toplumdan etkilenmesi bence derse göre değişir. Mesela matematikte toplumun bireyi fazla ilgilendirmediğini düşünüyorum. Çünkü matematik evrensel bir derstir. Matematik toplumdan anck şu şekilde etkilenir: Eğer toplum matematiğe çok önem veriyorsa (Güney Kore gibi, orada matematik hocaları doktorlordan daha fazla kazanıyorlarmış ve çok saygı görüyorlarmış) öğrencilerde matematiğe ona göre daha çok çalışırlar. Ancak tarih ya da eğitim gibi dersler toplumun yapısından fazlasıyla etkilenir. İşin ilginç tarafı ise eğitim toplumdan etkilendiğine göre matematik, fen gibi derslerin nasıl anlatılacağını da etkiler ve böylece dolaylı olarak etkilenmiş olur.
YanıtlaSilMakalede logodan bahsediyor. Logo yapmak öyle kolay bişey değil. Çok iyi matematik bilmek ve üretici olmak gerekiyor. Benim eski üniversitemde kimya hocası üniversitenin logosunu oluşturuyordu ve yarışmaya girecekti. Hoca aylarca uğraşmış. Ebette logo oluşturmak üretkenliği artırır ancak hazırbulunuşluk çok önemli. Mesela APPLE logosu öyle ısırılmış elma değil sadece. Çok ince matematik hesaplarıyla düzenlemiş.
YanıtlaSilSoru 2: Ne tür durumlarda, nasıl sınıflarda logo kullanmalıyız? Henüz çok yeni bir eğitim metodu. Öğrencilerin hazırbulunuşluğu ne seviyede olmalı? Hocaların hazırbulunuşluğu ne seviyede olmalı?
YanıtlaSilEğitimde işbirliği yaparak öğrenmek bence çok yararlı. Çünkü bir konuyu dinlerken, çalışırken herkes kendine göre yorumlar. Ve bazı şeyleri gözden kaçırabilir.İşbirlikçi öğrenmede bir kişinin gözden kaçırdığını başka kişi görebilir. (Burada olduğu gibi, herkes farklı şeylere vurgu yapıyor) Fikirlerin paylaşılması konunun dikkat etmediğimiz yerlerine de bakmamızı sağlar.
YanıtlaSilAslında işbirlikçi öğrenmeyi bazen usta- çırak ilişkisi gibi de düşünebiliriz. Tecrübeli bireyler acemilere yol gösterir demiş makalede. Bu özellikle bir işe başladığında çok yararlı olabilir yeni kişinin alışmasında zaman kazanmak için.
YanıtlaSilAynı zamanda işbirlikçi öğrenme bireyleri sosyal yönden de geliştirir. Hayatta yalnız kendinin olmadığı, gerektiğinde birine katlanmayı(herkesin farklı farklı kişiliği var ve bazen bazı huylar bize göre olamayabiliyor) öğrenir. Ve en önemlisi toplumsal bağı bile güçlendirebilir. Bence her dersin bazı konularında sınıfta işbirlikçi öğrenmeyi uygulamalıyız. Hatta farklı şehiirlerdeki öğrencileri yılın belirli bir vaktinde biraraya getirip bir projede çalıştırmak gerekir. En güzel yakınlık aynı amaca hizmet eden bireylerde olur. Ve hele ki şu günlerde toplumuzun birlik ve beraberliğe fazlaca ihtiyacı var.
YanıtlaSilMakalede erkek çocukların daha çok şiddetli oyunlar tasarladıklarını söylüyor. Yeni bir dünya oluştururken çok dalıp bugünü, yaşadığımız dünyayı unutmaları büyük bir sorun olabilir. Yada oradaki şiddeti buraya taşıyabilirler. Daha önce de gördük zaten çizgifilm karakterleri yüzünden öle çocukları. Yani çok dikkat edilmeli oyun tasarlatırken çocuklara. Oranın bir hayal buranın ise gerçek olduğunu ve oaranın şartlarının burada geçerli olamayacağını çok iyi kavratabilmek gerekir. Ama nasıl?
YanıtlaSilMakalede çocuklar herşeye rağmen öğretmenin soru sorma öğrenmenin de cevap verme olduğunu zannetiğini söylemiş. Çok doğru bir tespit. Çünkü herşey o kadar sonuca yönelik ki.Okullarda karne, her üst okula geçişte sınav öğrencileri öğrenmeye değil sınava yönelik sonuca yönelik çalıştırıyor. Sınıfı iyi bir şekilde geçmek için hocanın sorduğu sorulara doğru cevap vermeliyiz. Üniversiteyi kazanmak için de ÖSYM'nin sorularına doğru cevap vermeliyiz Aslında bu ne kadar doğru tartışılır. Ve ii bir ölçüt müdür notlar ve puanlar?
YanıtlaSilTeknoloji eğitime destek sağlamalı ancak herşey deknolojiyle de olmamalı. Gerektiği yerde gerektiği kadar teknoloji kullanılmalı.Çünkü en basitinden heran elektrik gidebilir, bir felaket gelebilir. Yada teknolojinin olmadığı herhangi bir yere de gidebiliriz. Yani teknoloji amaç değil araç olmalıdır. Eğitimciler bu ayrımı çok iyi yapabilmelidir. Teknoloji beynimizi kullanmamıza , geliştirmemize yardımcı olmalı sadece bu kadar. Beynimizi kullanmamıza engel olmamalı.
YanıtlaSilTeknolojinin eğitim ve öğretimde yönlendirici güç olduğuna katılıyorum. Papert'in de bahsettiği gibi teknoloji merkezli düşünme çok önem arzetmektedir. Fakat bunun uygulamaya geçilmesiyle teknolojinin zararlarıyla da başbaşa kalacağız. Bu tür öğrenme modelinde öğrenme etkileşimleri sadece okulla sınırlı kalmayacak, toplumsal merkezlere de yayılacak.
YanıtlaSilSoru 1) Öğrenme ortamının sosyal ortamlara yayılmasıyla kültür öğrenme de gerçekleşecek. Bunda sosyalliğin bir ölçüsü yok mudur? İçinde bulunulan sosyal ortamdaki olumsuz davranışlarında öğrenilmesinin nasıl önüne geçebiliriz?
Soru 2) Oluşturmacılık çocuğu ilkeleri, fikirleriyle yanlız bırakarak onu yönlendirmeyi doğru bulmuyor. Teknoloji merkezli düşünmeyle beraber onları teknolojiyle yanlız bırakmak fiziksel problemlerden ruhsal problemlere kadar birçok sorunu da karşımıza çıkarmaz mı?
Seymour Papert,logo programlama dilini oluşturmuştur ve programlama dili oluşturmacılıkla yakından ilgilidir.Yine Seymour Papert, eğitim ve değişim için insanların değil bilgisayarların itici güç olarak görüldüğünü savunmaktadır.
YanıtlaSilsoru 1: Teknoloji odaklı bu düşünce insanların sahip olduğu duygu,düşünce,yetenek ve estetik gibi öğeleri devre dışı bırakmaz mı?
Oluşturmacılık,eğitim ve öğretimde,öğretmen ve öğrencilerin eğitim materyallerinin tasarlanmasında ve onlar hakkında tartışmalara katılırken oluşan etkileşimi öğrenme öğretim olarak adlandırıp daha genel bir yönlendirme ortaya koymaktadır.Böylelikle öğrenme etkileşimlerinin sadece okullarla sınırlı kalmamsını ve toplumsal merkezlerede yayılmasını öngörür.
soru 2: Öğrenme ortamının kotrollü ortamların dışında yapılması istendik durumların yanında istenmedik durumlarında ortaya çıkmasına neden olmaz mı?
Oluşturmacılıkta anlam ve bilgi öznelse, ölçme-değerelendirme kime ve neye göre yapılacak? Ayrıca bu öznel olma durumu, eğitimin tanımında yer alan istendik ve kasıtlı olma haliyle çelişmez mi? Başka bir deyişle istenmeyen öğrenmelerin önüne nasıl geçilecek?
YanıtlaSilPapert teknolojiyi degisim ARACI olarak gormektedir. Zeynep arkadasiminda dedigi gibi teknoloji kullanimini hayatimizin (belkide ogretmenligimizin) amaci haline getirmemeliyiz.Oyun tasariminda cinsiyet faktorunun anlamli farkliliklar olusturdugu belirtilmis. Dunyasi ve algisi bu kadar degisikse kiz ve erkeklerin neden bu hep goz ardi ediliyor? Buna gore egitim sistemimizde neleri degistirebiliriz? Cinsiyete gore ders kitabi hazirlanabilir mi?
YanıtlaSilBilimsel yazilim tasarimi okul kulturune dayali olmali denilmekte ulkemizde bunun gerceklesmesi mumkunmu? Nasil yapilmali? Yazilim tasarimcilari kulturleri nasil tanimalilar?
Ogretmek soru sormak ogrenmek ise bu sorulara cevap verebilmektir yanlis algisi nasil giderilebilir? Davranisci yaklasimdan siyrilmis bir degerlendirme sistemi gelistirebilir misiniz?